Neşet Ertaş

 Neşet Ertaş

Neşet Ertaş (1938;[1] Çiçekdağı,[2] Kırşehir - 25 Eylül 2012; İzmir), Türk halk ozanı, Türkmen/Abdallık kültürünün ve müzik geleneğinin son büyük temsilcisidir. "Bozkırın Tezenesi" olarak da tanınır.


1950'li yıllardan itibaren yaptığı plâklarla, babası Muharrem Ertaş’tan öğrendiği türkü ve bozlakların yanı sıra Orta Anadolu türkülerini, oyun havalarını kayıt altına aldı. 1960'lı yıllardan itibaren kendi yazdığı şiirleri havalandırıp seslendirdi. "Garip" mahlasını kullandı. 1970'li yıllardan itibaren türküleri dönemin pek çok sanatçısı tarafından yorumlandı. 2009 yılında UNESCO'nun Yaşayan İnsan Hazinesi envanterine girmeye değer görüldü.[2

1938 yılında Kırşehir'e bağlı Çiçekdağı'nın (günümüzde Akpınar'ın) Kırtıllar köyünde doğdu. Babası, Türkmen/Abdal müzik ve özellikle bozlak geleneğinin en güçlü temsilcisi olan Muharrem Ertaş, annesi Kırıkkale'nin Keskin ilçesinin Hacıaliobası köyünden Döne Ertaş'tır. Küçük yaştan itibaren babasıyla gittiği köy düğünlerinde zil ve darbuka çalarak mesleğe ilk adımını attı.

Hiçbir zaman okula gidemeyen Neşet Ertaş bu dönemde kendi kendine önce keman, sonra cümbüş ve bağlama çalmayı öğrendi. Babası Muharrem Ertaş ile birlikte gittikleri yöre düğünlerinde cümbüş ve keman ile türküler çalıp okuyan Neşet Ertaş, sanatında en çok etkilendiği kişinin babası Muharrem Ertaş olduğunu söylemiştir: "Sanatımın yüzde doksanını babama borçluyum. Babamla ben aynı ruhun insanlarıyız."[2]

1950'li yılların başlarında TRT Ankara Radyosu'nda canlı olarak yayımlanan, Muzaffer Sarısözen'in yönettiği "Yurttan Sesler" programında, "Geleli gülmedim ben bu cihana" adlı bozlağı solo çalıp okumasından sonra Neşet Ertaş'ın adı ülke genelinde duyuldu. 1970'li yılların ortalarına kadar devam eden yirmi yılı aşkın süre boyunca on beş günde bir “misafir mahallî sanatçı” sıfatıyla Ankara Radyosu’na çağrılarak on beşer dakikalık solo bantlar yaptı.

1957 yılında İstanbul'a giderek ilk kayıtlarını babasının türküleri ile yaptı. Babasına ait Neden Garip Garip Ötersin Bülbül adlı bozlağın yer aldığı ilk taş plağını, diğer plakları ve halk konserleri takip etti. İki yıl İstanbul'da çalıştıktan sonra sahne hayatına Ankara'da Kazablanka Gazinosu'nda devam etti. Önce farklı türlere mensup müzisyen ve oyuncuların da yer aldığı konser turneleriyle, ardından tek başına sahne aldığı solo konserlerle Türkiye'nin hemen bütün şehirlerini ve pek çok ilçesini gezdi

1979-2003 yılları arasında Almanya'da kaldı. Önce Berlin'e, sonra Köln'e yerleşti. Avrupa ülkelerinde Türk işçilerin yoğun yaşadığı hemen hemen tüm şehirlerde konserler verdi, düğünlere gitti. Almanya yıllarında 20 civarında kaset çıkardı. Çoğunlukla söz ve müziği kendisine ait türküler, bozlaklar ve deyişler ile Orta Anadolu yöresine ait halay havaları ve oyun havaları seslendirdi. Seslendirdiği diğer eserler arasında genellikle, babası Muharrem Ertaş’tan duyduğu türkülerle söz ve müziği anonim olan çoğu Orta Anadolu yöresine ait türküler, oyun havaları ve halay ezgileri yer almaktadır..

 

Sanatçı, yirmi beş yıl aradan sonra 2000 yılında İstanbul Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda verdiği konserle Türkiye’deki sahne hayatına geri döndü. 2002'de devrin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından verilmesi uygun görülen “Devlet Sanatçılığı” unvanını kabul etmedi. 2003 yılında Türkiye'ye dönerek İzmir'e yerleşti.[3][4] 2006 yılında TBMM Üstün Hizmet Ödülü'ne değer görüldü. Devlet sanatçılığı unvanını reddetmesi hakkında şunları söyledi: “ Devlet sanatçılığını bana teklif ettiler. Ben, 'hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor' diyerek teklifi kabul etmedim. Ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu. Şimdiye kadar devletten bir kuruş almadım, bir tek TBMM tarafından verilen üstün hizmet ödülünü kabul ettim. Onu da bu kültüre hizmet eden ecdadımız adına aldım."

 

2009 yılında Unesco Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında Türkiye Ulusal Envanteri’ne alınarak “Yaşayan İnsan Hazinesi” kabul edilen Ertaş’a, 25 Nisan 2011 tarihinde İTÜ Konseyi tarafından “Fahri Doktor” ünvanı verildi. Saz çalma tavrı ve tekniği, sesini kullanma ve türkü okuma üslubu, şair/ozan kimliği yanında havalandırdığı şiirlerinin edebî ve estetik değeri, repertuvarı, üniversite ve konservatuvarlarda ders ve tez konusu oldu[2]

 

  mezarının ayak ucuna defnedildi. Mezar taşında Sakın ol ha insanoğlu/ İncitme canı incitme/ Her can bir kalp Hakk'a bağlı/ İncitme canı incitme yazılıdı

 

https://www.youtube.com/watch?v=rvE5EtH3gCk

https://www.youtube.com/watch?v=haibIAXpkz8

https://www.youtube.com/watch?v=V9kbKSXfkvA

https://www.google.com/search?q=Ne%C5%9Fet+Erta%C5%9F&rlz=1C1AFAB_enTR729TR729&biw=1242&bih=568&sxsrf=AB5stBjJPRzOdwwY_qxNoEmGANXz8mAt1A%3A1688475456752&ei=QBekZP--Lajjxc8Pp56L8Ak&ved=0ahUKEwj_3r6ejfX_AhWocfEDHSfPAp4Q4dUDCA8&uact=5&oq=Ne%C5%9Fet+Erta%C5%9F&gs_lcp=Cgxnd3Mtd2l6LXNlcnAQAzIKCC4QigUQsQMQQzIHCC4QigUQQzINCAAQigUQsQMQgwEQQzIICAAQgAQQsQMyCAgAEIAEELEDMgcILhCKBRBDMgcIABCKBRBDMggIABCABBCxAzIFCAAQgAQyBQgAEIAEMhgILhCKBRCxAxBDEJcFENwEEN4EEOAEGAFKBAhBGABQAFgAYJANaABwAXgAgAHSAYgB0gGSAQMyLTGYAQCgAQKgAQHAAQHaAQYIARABGBQ&sclient=gws-wiz-serp

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Tapduk Emre

Arif Sağ

Yavuz Top